5 Ekim 2011 Çarşamba

ESKİ FOÇA ÖZLEMİM

Karacasu'dayken yıllar öncesi dostum Cem Eden beni Foça festivaline çağırmıştı. Koşa koşa gelirim otelimi ayarla dedim. Üniversite mezuniyeti ve askerliğimi de bitirdikten sonra Petkim'de işe başlamıştım. Polypropilen fabrikası inşaasına girdim. Fabrikayı Japonlar yapacaktı ve ben de Japonya'ya gidecektim. Doğru veya yanlış hala bilmiyorum ayrıldım DYO'ya girdim ve 21 sene Yaşar grubunda değişik şirketlerde çalıştım. Petkim - Aliağa'da çalışırken eski Foça en sevdiğim yerdi sık sık giderdim . Yaklaşık 35 senedir Foça'ya girmemişim. Yine çok sevdim , özlediğim için mi yoksa briç ve briç dışı eğlenmelerimiz mi bizi mutlu etti bilemiyorum ama Cem Eden , Cahit Kahraman'a teşekkür borçluyum

19 Eylül 2011 Pazartesi

MERSİN BEKLE GELİYORUM

Bu sene Mersin festivali 21.Eylül'de başlıyor. Uygun olduğu zaman Mersin'e gitmeyi seviyorum , bu sene uygun , 20.Eylül salı akşamı Mersin'deyim. Mersin'li dostlara şimdiden merhaba !!

3 Temmuz 2011 Pazar

BAYANLAR AVRUPA ŞAMPİYONU

Bu sene Polonya - Poznan'da yapılan avrupa şampiyonasında KAPADOKYA bayan takımı avrupa şampiyonu oldu.
Mine Babaç - Lale Gümrükçüoğlu
Serap Kuranoğlu - Dilek Yavaş
oluşan takım bugüne kadar ulaşılamamış bir sonuca ulaştı.
Bu yılki bayan milli takımımızın bu gruptan oluşması belkide Türkiye'nin ilk defa Bermuda Bowl dünya şampiyonasına katılma vizesi alabilmesini sağlar !!
BAYANLARI CANDAN KUTLUYORUM.

23 Haziran 2011 Perşembe

POZNAN'DAN SELAM HERKESE

Bugün Poznan'a geldik . Yarın cuma , maçlarımız başlayacak . 16 senyör takımı var , hepsi oldukça sert takımlar . Önceki bilgimizde 10 bordluk 15 maç yapacağız ve ilk sekize kalanlar eleme maçlarına kalacaktı. Şimdi öğrendiğimiz ise 16 takım iki gruba ayrılıyor , her grupta takımlar 16 bordluk maç yapıyor ve ilk dörde kalanlar eleme maçlarına girebiliyor. Önceki bilgimizde 150 bord sonrası eleme maçlarına kalabilecek iken şimdi 112 bord sonrası eleme grubuna kalınacak. Bu iyi mi ? Kötü mü ? Bilemiyoruz.
Şansımız açık olsun !!

1 Haziran 2011 Çarşamba

TARSUS AMERİKAN KOLEJİ

Briç Federasyon başkanımız Serhan Antalyalı beni aradı ve Çukurova klüpler turnuvasında Tarsus Amerikan Koleji takıma katılıp katılamayacağımı sordu , ben de bayıla bayıla gelirim dedim. Geçen hafta sonu 28-29 Mayısta final oyunları vardı , hadi gel dedi atladım gittim. Takım muhteşemdi ; Serhan kaptanlığında Enver Köksoy - Cengiz Şeker - Fikret Ak - Tuğbars Bozkurt - Cengiz Alyeşil - Rasim Sarı - ve gelmemiş Nevzat Aydoğdu. Çok heyecanlı bir yarışma oldu ve dört takım Ankaradaki Türkiye finaline katılacaktı. Sonuçta Adana BŞB 1. oldu , Biz Tarsus Amerikan 2. bitirdik , Yenişehir briç klübü 3, Antakya briç klübü 4 olarak katılma vizesi aldılar. Serhana teşekkür borçluyum.

19 Mayıs 2011 Perşembe

HİÇ VERİLEMİYECEK BİR MEKTUP

3 Eylül - 8 Şubat arası tam altı ay 5 gün , bari 2 gün daha yaşasaydı haftayı doldurabilseydik dedim kendi kendime. Eve geldim, baktım 2 tane değişik orkestranın çaldığı AIDA zafer marşı CD'si var , birisini koydum , tekrar'a da bastım , koro muhteşem , ancak yanaklarımdan aşağıya süzülen , ağzımda tuz tadı bırakan damlalar . Düşüncelerim çok eskilere gidiyor, belki otuz belki otuzbeş sene önce yazdığım bir şiirin birkaç mısrası, durup dururken sislerin ardından çıkıp dudaklarımın ucundan dökülüverdi ,

" Nekadar severdim
Yağmur sonrası toprak kokusunu
Hani o Veysel'in uğrunda dünyaları verdiği
Hani insanların öldüğü, yine de paylaşamadığı
Kara toprak var ya
Bilir misin yağmur sonrası nasıl güzel kokar
Buram buram
Ama artık saçlarının kokusu aldı benden onu
Yine yağmurlar yağacak, yine kokacak toprak
Buram buram
Ama artık hiçbir zaman
Toprak kokusu o eski toprak kokusu olmayacak "

Koro gücünü arttırıp müzik doruğa çıktığında düşüncelerim başka şiirlere kaydı, kimin yazdığı önemli olmayan her yaşama uyan şiirler vardır ya ,

" Basit yaşayacaksın. BASİT
Mesela susayınca su içecek kadar basit…. Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığın da.
Tek düğmesi olacak elinde ki cihazın; tek bir düğme, tek bir cümle gibi…
Sevince lafı dolandırmadan söylediğin “ Seni Seviyorum ” gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana… Basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
O öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.

Kabak çekirdeği verecek sana bol sıfırların veremediği mutluluğu.
İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak arzunun kollarını terkedip , odana gitmen arasında geçen süre;
Bir sen anlayabileceksin yazılanları , bakışların bile yeterken anlatabilmeyi kendini.
Beklentilerin de basit olacak, gülüşün de. Kaf dağının önünde bekleyecek mutluluklar kadar

Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Bir kaşarlı tost olacak Fenerbahçe'de aradığın,
nasıl oturacağını bilmediğin sofrada, parmakların en kıymetli çatalın.
Yine aynı parmaklar çözecek en karmaşık briç problemini.

İskender’in kılıcı duracak , gözü bağlı adalet güzelinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veya kontraplak bir gitar’da, eşit mutluluk tadabileceksin
doğru basılmış bir “ fa diyez ” duyduğunda
Makyajı son “a” sına kadar bilmen gerekse de, su kokacak en pahalı parfümün.

“ Bilmiyorum ” diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak “ onu da ” bilemeyişin.
Tek dereden su getirmen yetecek, bir “ istemiyorum ” diyebilmeye.
Saatin sadece saati gösterecek. Telefonunu, sadece telefon etmek için kullanacaksın.

Aşkı da basit yaşayacaksın, Yaşamı da basit….

Sanki yaşamın gibi , onun da bir gün sona ereceğini bilerek , basit….


8 Şubat 2001 / Piyer Loti sonrası

ÇENESİ SAKALLI DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ

O çenesakallı bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev,
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
O çenesakallı bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıkmıştı kadın
yoruldu devin yolunda.
Ve elveda! deyip çenesakallı deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki çenesakallı dev,
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev...

Teşekkürler Nazım Hikmet diline sağlık
04/EYLÜL/04

29 Nisan 2011 Cuma

ŞÜKÜR BLOGUM AÇILDI

Yaklaşık 2 ay gibi kendi bloguma girmem ve yeni yazıları koymam engellendi. Bir blog yaptığı bir işlemle başka şirkete verdiği zarar nedeniyle mahkemeye verildi. Mahkeme onun blogunun engellenmesine karar vermiş ama Türkiyem'de verilen bu kararla binlerce suçsuz kişinin zarar görmesi sağlanıyor. Bunun sağlıklı bir hukuk düzeni olmadığına inanıyorum. Bir suçluya bedel ödetmek için bir sürü suçsuz kişiye zarar vermek doğru bir hukuk olabilir mi? Ayrıca bu yapılanla ben yaşamımla ilgili ekonomik kazancımı kaybediyorsam bunu yaptıranların bedel ödemesi doğru olmaz mı? Hukukta bu seviyeye gelmemize epey sene gerekiyor , benim yaşamım sonuna kadar olabileceğini sanmıyorum.