2 Ağustos 2009 Pazar

PARADİGMA SHİFT

Briçteki gelişimin en önemli kavşaklarından biri (paradigma shift) bakış açısını değiştirebilmektir. Bugüne kadar yaşanan kazanç ve kayıpları alt alta koyduğumuz zaman bazı bakış açısı değişimi yapabilenler o güne kadar kaybettiklerini artık kaybetmemek kararı alanlardır.

Türkiye’nin demokrasiyi yaratma, geliştirme ve özümleme çabalarını diyalektik bir gözle incelersek bazı kırılma noktaları olduğunu görürüz. Bu süreci incelediğimde benim inancım, 28 Şubat’ın demokratikleşme sürecindeki kırılma noktaları arasında en önemlisi olduğu , toplumumuzdaki öncü kesimlerin daha 28 Şubat’ın Türk toplumunda oluşturduğu ‘bakış açısı değişiminin’ (paradigma shift) yeterince farkına varamadığı yönündedir. Demokrasiye Batı dünyasındaki anlamıyla geçişimizin Atatürk sonrası dönemle başladığını düşünürsek, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, ve 28 Şubat 1997 tarihlerinin bu süreçteki önemli kavşaklar olduklarını görürüz. 1960 ihtilali demokrasideki sorunumuzu tanzimat ve meşrutiyetin ilanlarındaki çözüme benzer “bizi kimin yönetmesi gerekir?” şeklinde algılamış ve de çözümü yasama erkinin yeni bir meclis modeliyle oluşumunda görmüş, yasama meclisi ve senato şeklindeki bir uygulamanın daha iyi bir yönetimin temelini oluşturacağı şeklinde bir çözüm bulmuştur. 1971 yılındaki kırılmada ise yasamanın yine meclis tarafından yapılmasına karşın yürütmenin değişmesi ve elit bir beyin takımınca yönetilmemizin sorunlarımıza çözüm olabileceği fikri ağırlık kazandı. Bu her iki çözümün de toplumda demokrasinin özümlenmesi için yeterli olmadığı anlaşıldı.“ kimin yönetmesi ” sorusuna 1980 ihtilalinin bulduğu çözüm ise bunların daha önce siyasi yıpranmışlığı olmayan kişilerden oluşmasıydı. Bu gerekçe ile partiler kapatıldı, demokrasimize yeni parti ve kişilerin yön vermesi çözümü bulundu, ama bu çözüm de çalışmadı. Tanzimattan bu yana ilk defa 28 Şubat tarihinde Türk toplumu “bizi kim yönetsin” sorusundan “bizi nasıl yönetsinler” sorusuna bir geçiş yaptı. Türk toplumu 2002 seçimiyle artık bizi yönetmek için kurtarıcı rolüne soyunmuş parti liderlerini, köhnemiş zihniyetleriyle birlikte tarihin tozlu sayfalarına gömmeye karar verdi. Günümüzdeki iktidar ve muhalefet acaba bunun farkında mı ? 19.temmuz.2009

Hiç yorum yok: